istiklal marşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
istiklal marşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Mart 2009 Pazartesi

MARŞIN İÇERİĞİ BİRİLERİNİ HEP RAHATSIZ ETMİŞ

13/3/2009 ·


İstiklal Marşı’mıza yönelik incitici ve soğutucu tavır yeni değil diyen Mustafa Armağan, Marşın içeriğinden rahatsız olanları yazdı


Emekli Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu, “Cumhuriyet” gazetesinde İstiklal Marşı’nı fazla dinci bulduğunu ve içinde geçen bazı ümmetçi kelimeler yüzünden içine sindiremediğini yazmıştı.

Ne var ki, İstiklal Marşı’mıza yönelik bu incitici ve soğutucu tavır yeni değil. Necip Fazıl’ın deyişiyle “mahut” kesimler 87 yıldır İstiklal Marşı’nın içeriğinden mayına basmış insanların çaresizliği içinde fena halde rahatsızlar.

Akif’in şiirini beğenmeyenler olabilir. Fakat yıllar yılı her çalındığında “hazırol-rahat” emrini veren bir komutanın, ömrünün “rahat” pozisyonuna geçtikten sonra zamirindekini boşaltmasıdır asıl acı olan nokta. Biliyoruz ki, İstiklal Marşı’nın ilk okunduğu oturuma Mustafa Kemal Paşa başkanlık ediyordu ve Hasan Basri Çantay’ın dediğine göre, 12 Mart günü marşı ayakta dinleyip alkışlayanlar arasındaydı. Hatta İsmail Habib Sevük’e, İstiklal Marşı’nın en beğendiği beytinin“Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet/Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklâl” olduğunu söyledikten sonra “bu milletten asla unutmamasını istediğim mısralar işte bunlardır” dediğini de biliyoruz.
Image Hosted by ImageShack.us
“Mehmed Akif” demişti, “Türk şiirinin Mimar Sinan’ıdır, İstiklal Marşı da Selimiye’sidir.”

Sinan’a ve Selimiye’ye karşı çıkanlar olmuş muydu bilmiyoruz ama Silahçıoğlu çizgisindekiler az da olsa hep mevcuttu.

Aşağıda onlardan ikisini tanıyacağız. Açın Nazım Hikmet’in “Kuvâyi Milliye” destanını ve şu mısraları gözünüzü kırpmadan okuyun:


Bizim İstiklâl Marşı’nda aksıyan bir taraf var,
bilmem ki, nasıl anlatsam,
Âkif, inanmış adam,
Fakat onun, ben,
inandıklarının hepsine inanmıyorum.

Belli ki Nazım’ın İstiklal Marşı’nda hazmedemediği taraflar vardır. Olabilir. Ancak dikkatinizi çekmek istediğim nokta başka.

Maalesef Nazım Hikmet’in bazı şiirleri ‘de’ gizli eller tarafından makaslanmıştır. Mesela yukarıda geçen “Âkif, inanmış adam” mısrası, sözkonusu destanın 1965’te yapılan ilk baskısında “Âkif, inanmış adam, büyük şair…” şeklindeydi. Yani “büyük şair” ifadesi sonradan metinden çıkarıldı. Neden? Nazım Hikmet’in Akif’e “büyük şair” demesini kimler istememiş olabilir?

Akif’in İstiklal Marşı’na karşı çıkanların ilki, bizzat TBMM bünyesindendi. Tunalı Hilmi Bey, Abdülhamid’e öfkeli muhalefetiyle adını duyurmuştu. “Geçici meclis”in Ankara’da toplanması kararlaştırılınca -ki “Meclis-i muvakkate” tabiri bizzat milletvekili mazbatalarında geçer- TBMM’ne katılan Tunalı Hilmi, ilk mecliste halkçı ve Türkçü fikirleriyle tanınırdı.

Takvimler 12 Mart’ı gösteriyor ve meclis başkanlığı kürsüsünde Abdülhak Adnan (Adıvar) oturuyordu. Yarışmaya gönderilen şiirler içinden 7’si seçilip meclise gönderilmiştir. 1 Mart günü bu şiirlerden sadece Akif’inki okunmuş ve okunur okunmaz da, daha ilk mısrasından itibaren şiddetli alkışlarla karşılanmıştır.

Bir usul tartışması yaşanmaktadır. ‘Şiirleri edebiyatçılardan oluşan bir komisyona havale edelim, onlar karar versin’, diyenler ile ‘Hayır, bu meclisin işidir’, diyenler arasında kıyasıya bir mücadele yaşanmaktadır.

Besim Atalay
, milli marşların halkın ruhundan fışkırması gerektiğini, ödül için yazılmış bir şiirin milletin hissiyatını dile getiremeyeceğini savunur. Akif karşıtı harekâtın düğmesine basılmıştır.


Hamdullah Suphi para meselesini izah eder, Akif’in yarışmaya para ödülü olduğu için katılmadığını ve kendisinin ısrarıyla ve ödül şartını kaldırmasıyla şiirini yazmaya razı olduğunu anlatır.

Üstelik milli marş halk arasından doğmadı diye bekleyecek miydik? Şairlerimize başvurulmuş ve onlar da şiirlerini göndermişlerdir.


Ardından Dr. Suat Bey ile Hacı Tevfik Efendi, Akif’in şiirini destekleyen konuşmalar yaparlar. Onlara cevap Tunalı Hilmi’den gelir. Gürültüler ve protestolar arasında yaptığı konuşmada şunları söyler:

Arkadaşlar, mesele gayet mühimdir. Eğer bu marş milletin ruhunu kavrıyabilecek bir marş ise onda ufacık bir yakışıksızlık diyelim, sonra o marş için pek büyük düşüklük verir. Biraz serbest söyliyemiyorum, kusura bakmayınız… Katiyen Hamdullah Suphi Bey’in isticaline [marşın kabulü için acele etmesine] iştirak edemem.”

Refik Şevket Bey’in, Akif’in de salonda bulunduğunu kastederek, şairlerin şahsiyetlerine tecavüz edilmemesi için müzakerelerin burada kesilmesi ve oylamaya geçilmesi yolundaki itirazına rağmen konuşmasını sürdüren Tunalı Hilmi, şiirleri bir özel komisyona havale etmeyi teklif eder. Ne kadar gizlese de, Akif’in şiirinde hazmedemediği taraflar olduğu besbelli olan Tunalı Hilmi’nin derdi, kabul edileceği kesin gibi olan bu şiirin en azından “belli yerleri”nin değiştirilmesidir. Marşın neresinden rahatsız olduğunu açıkça belirtmeye cesaret edemeden şunları söyler:

“O özel komisyon, seçtiği manzumenin sahibini çağırır, der ki ona: Şu mısrayı çıkarsanız veya şu mealde değiştirseniz ve şu kelimenin bununla değiştirilmesi mutlaka gereklidir. Sahibi bu değişikliklere onay verir ve o zaman manzume daha parlak olur.”

Plan şu: Edebiyatçılardan oluşacak komisyon şairleri huzuruna davet edecek. Bir şiiri seçecek ama o şiirde beğenmediği kelimeleri çıkarttıracak, değiştirtecek veya yeni kelimeler eklettirecek. Velhasıl, koca Akif’i bir talebe gibi imtihana sokturacak. Tabiatıyla Akif de bunu kabul etmeyeceği için şiirini yarışmadan çekecek. Anladınız tabii: İğrenç bir oyunun eşiğindeyiz.

Sonra bir önerge savaşları. Çantay ve arkadaşları Akif’in şiirinin oylanmasını talep eder, Tunalı Hilmi’nin ekibi ise komisyona havalede ısrarlıdır. Meclisteki ağırlık Akif’ten yanadır ya, Hilmi Bey son bir hamle yapar. Bu defa asıl gayesini saklamaz. Akif’in marşının “tebdil edilmesi [değiştirilmesi] ihtimali vardır” diyerek rahatsızlığını belli eder. Ne ki, Meclis başkanı müzakereyi bitirir. Şimdi sıra oylamaya gelmiştir. Bu arada Refik Şevket Bey’in sesi duyulur: “Akif’in şiirinin aleyhinde bulunanlar da ellerini kaldırsınlar ki, muhaliflerin miktarı anlaşılsın.” Sadece kabul edilmesi için el kaldırarak oylama yapıldığı ve “ekseriyet-i azîme”, yani ezici çoğunlukla kabul edildiği yazılıdır kayıtlarda. Keşke reddedenleri de bilebilseydik: Tunalı Hilmi’den Nazım Hikmet’e, oradan Doğu Silahçıoğlu’na uzanan çizginin soyağacını daha net olarak tespit edebilirdik.

Az daha unutuyordum: Kırşehir mebusu Yahya Galip, Akif’in bizzat kürsüye çıkıp şiiri kendisinin okuması yolunda bir önerge vermiştir. Etraflarına bakınanlar bir sıranın boş kaldığını gördüler. Akif bir sis gibi aralarından geçip kendisini Ankara’nın çamurlu sokaklarına atmıştır çoktan
.

MUSTAFA ARMAĞAN - ZAMAN

15 Mart 2009 Pazar

İstiklâl Marşı - Vikisözük

[değiştir]

[değiştir] Ad

Anlamlar:

[1] Türkiye Cumhuriyeti milli marşı

Örnekler:

İstiklâl Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma'bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

Yukarıdaki "İstiklâl Marşı " Vikisözlük maddesinin Viki kodlu olarak yazılması :

=={{Dil|Türkçe}}==
==={{Söztürü|Ad|Türkçe}}===
{{Anlamlar}}
:[1] [[Türkiye Cumhuriyeti]] [[milli marş]]ı
{{Örnekler}}

:::::'''İstiklâl Marşı'''
:[[korkma|Korkma]], sönmez bu [[şafak]]larda yüzen [[al sancak]]
:Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son [[ocak]].
:O benim [[millet]]imin [[yıldız]]ıdır [[parlamak|parlayacak]]!
:O benimdir, o benim milletimindir ancak!

::[[çatma|Çatma]], [[kurban]] olayım, [[çehre]]ni ey nazlı [[hilal]]!
::[[kahraman|Kahraman]] [[ırk]]ıma bir [[gül]]... ne bu [[şiddet]], bu [[celâl]]?
::Sana olmaz dökülen [[kan]]larımız sonra [[helal]].
::[[Hakk]]ıdır, [[Hakk]]'a tapan [[millet]]imin [[istiklal]]

:Ben [[ezel]]den beridir [[hür]] yaşadım, hür yaşarım;
:Hangi [[çılgın]] bana [[zincir]] vuracakmış? [[şaşmak|Şaşarım]]!
:Kükremiş [[sel]] gibiyim, bendimi çiğner, [[aşmak|aşarım]].
:[[yırtmak|Yırtarım]] [[dağ]]ları, [[engin]]lere sığmam, taşarım.

::[[garp|Garbın]] âfâkını sarmışsa [[çelik]] [[zırh]]lı [[duvar]].
::Benim [[iman]] dolu [[göğsüm]] gibi [[serhad]]dim var.
::[[ulumak|Ulusun]], [[korkma]]! Nasıl böyle bir [[imân]]ı [[boğmak|boğar]],
::'[[medeniyet|Medeniyyet]]!' dediğin tek [[diş]]i kalmış [[canavar]]?

:[[arkadaş|Arkadaş]], [[yurd]]uma [[alçak]]ları [[uğratmak|uğratma]] [[sakın]];
:[[siper|Siper]] et gövdeni, dursun bu [[hayâ]]sızca akın.
:[[doğmak|Doğacaktır]] sana [[va'd]]ettiği günler [[Hakk]]'ın,
:Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

::Bastığın yerleri '[[toprak]]' diyerek geçme, tanı!
::Düşün altındaki binlerce [[kefen]]siz yatanı.
::Sen [[şehid]] oğlusun, incitme, yazıktır, [[ata]]nı.
::Verme, [[dünyâ]]ları alsan da bu [[cennet]] [[vatan]]ı.

:Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki [[feda]]?
:[[şühedâ|Şühedâ]] fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
:[[cân|Cânı]], [[cânân]]ı, bütün varımı alsın da [[Hudâ]],
:Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda [[cüdâ]].

::[[ruh|Rûhumun]] senden [[İlahî]], şudur ancak [[emel]]i:
::Değmesin [[ma'bed]]imin göğsüne [[nâ-mahrem]] eli!
::Bu ezanlar-ki [[şehâdet]]leri dinin temeli-
::[[ebedî|Ebedî]] yurdumun üstünde benim inlemeli.

:O zaman [[vecd]] ile bin [[secde]] eder -varsa- taşım.
:Her [[cerîha]]mdan, [[İlâhî]], boşanıp kanlı yaşım;
:Fışkırır [[rûh-ı mücerred]] gibi yerden [[na'ş]]ım;
:O zaman yükselerek [[arş]]a değer belki [[baş]]ım!

::Dalgalan sen de [[şafak]]lar gibi ey şanlı [[hilâl]]!
::Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi [[helâl]].
::[[ebediyyen|Ebediyyen]] sana yok, [[ırk]]ıma yok [[izmihlâl]];
::[[Hakkı]]dır, [[hür]] yaşamış, bayrağımın [[hürriyet]],
::[[Hakkı]]dır,[[ Hakk]]'a tapan [[millet]]imin [[istiklâl]]!